KELİME( SÖZCÜK):
Bir
varlığı, bir kavramı gösteren ses yada ses topluluğuna kelime denir.
Kelimelerin tek başlarına anlamaları vardır, bir kısmı ise anlamını cümle
içerisinde kazanır.
Cümleler
kurulurken kelimelerden meydana gelir. Kelimeler bu nedenle cümlenin anlamında
ve kuruluşunda önemli görevler alırlar.
Tek başına anlamlı
kelimeler:
İsim, sıfat, zarf, zamir, fiil olan kelimelerdir.
Örnek: taş, sevgi,
düşünce, çiçek, yürümek, yeşil…
Cümle içinde anlam
kazanan kelimeler:
Edat, bağlaç, ünlem olan kelimelerdir.
Örnek: ile, ya da, ve,
ancak, gibi, için…
A- ANLAM BAKIMINDAN
KELİMELER
Bir
kelime birden çok anlam taşıyabilir. Bir kelimeyi farklı cümlelerde gerçek, mecaz, terim vs. anlamlarında
kullanılabilir.
Şimdi
bu anlamlarını inceleyebiliriz:
GERÇEK ANLAM:
Bir
kelimenin herkes tarafından bilinen, tek başınayken de taşıdığı ilk anlamına
denir. Buna sözlük anlamı ve temel anlamı da denir.
Karanlık: ışığın
olmayan,ışıktan yoksun anlamına gelir. Bu kelimenin gerçek anlamıdır.
Örnek:
Işıklar
sönünce karanlıkta kaldık. Soğuk
su içtiği için hasta oldu.
Ayağı
kayınca yere düştü. Bebeğin küçücük
bir ağzı var.
Eve
geldiğinde yüzü sapsarıydı. Böyle derin bir çukur hiç görmemiştim.
Taşıdığı
paketler çok ağırdı.
YAN ANLAM:
Sözcüğün
gerçek anlamıyla kazandığı yeni anlama yan anlam denir.
Bir
sözcüğün birden fazla yan anlamı olabilir. Yan anlamla gerçek anlam arasında anlamca
bağlantı vardır.
Örnek: “Kol” kelimesinin gerçek anlamı
“insanın bir organı”dır.
“Çocuk
kapının kolunu çıkardı” cümlesinde
“nesnelerin tutulmaya yarayan bölümü” olarak kullanılmıştır. Yan bir anlam
kazanmıştır.
Uçağın
kanadındaki motor bozulmuş. Seninle mağaranın ağzında buluşuruz.
Paragraf
başı yapmayı unutmayın. Kuşu uzun süre kafeste tutmayın.
Dağın
eteklerine kar yağmıştı. Uçurtmasına sarı bir kuyruk bağlamıştı.
Ayakkabının burnunu yere vurdu. Masanın gözündeki kitapları getir.
Defterin
yaprağını yırtmışlar. Boru dirseğinden su sızdırıyor.
Çocuğun
çürük dişi çekildi.( Gerçek Anlam)
Testerenin
dişi kırılmış.( Yan Anlam)
Sarımsakta
iki diş var. ( Yan Anlam)
MECAZ ANLAM
Bir
kelimenin gerçek anlamından uzaklaşarak kazandığı yeni anlama mecaz anlam
denir.
Sözcükler
tek başınayken sadece gerçek anlamlı
olabilirler. Hiçbir kelime tek başına mecaz anlam taşımaz. Mecaz anlamı cümle
içerisinde kazanır.
Onun
karanlık bir kişiliği var. (
karanlık gerçek anlamının dışında bilinmeyen,
kötü anlamında kullanılmıştır.)
Evine
vardığımızda bize çok soğuk
davrandı. Bende politikaya soyunacağım.
Ortalıkta
savaş kokusu var. Öğretmen
öğrencilerine patladı.
Tatlı hatıralarla avunup
durdu. Senin yüzünden azar işittik.
Bu
iş ince hesaplarla yürüyor. Bu
suçu örtmemiz doğru değil.
Çocuğu
kavgada iyice benzetmişler. Bize boş gözlerle bakıyordu.
Yemeğini
büyük bir iştahla yedi. (gerçek)
Kitapları
büyük bir iştahla okuyor. (mecaz)
Not: Bir çok kelimenin birden çok gerçek anlamı vardır. Biz
onlara “sesteş” kelimeler diyoruz. Sesteş kelimeler mecaz anlamlı değildir.
Yüz, aç, sağ, daire,
bağ, satır vb.
SOYUT VE SOMUT ANLAM
Somut Anlam: Beş duyumuzun
–tatma, işitme, koklama, görme, dokunma- biri yada birkaçı ile algılanılabilen
kelimeler somut anlamlıdır.
Örnek: hava, ışık, ısı,
lamba, kalem, defter, koku.
Soyut anlam: Beş duyumuzla
algılayamadığımız varlığını sezgi ve akıl yoluyla kabul ettiğimiz kelimeler
soyut anlamlıdır.
Örnek: rüya, zeka, endişe
korku, sevgi, öfke, melek, şeytan vb.
Not: Kullanıldıkları cümleye göre soyut anlamlı kelimeler
somut, somut anlamlı kelimelerde soyut anlam kazanabilir.
Kalp: somuttur. “Çok
kalpsiz bir çocukmuş” cümlesinde soyut anlam kazanmıştır.
Güzel: soyuttur.
“Güzeller çeşmenin başına toplanmışlar.” cümlesinde somut anlam kazanmıştır.
Olayları
birde bu gözle değerlendirmelisin.
(Somuttan soyuta)
Yaptığı
işleri kitaba uydurmanın yolunu bulurdu. (Somuttan soyuta)
Bu
işte, yine onun parmağı vardır.
(Somuttan soyuta)
Eski
cezaları ödemeden o belgeyi
alamazsın. (Soyuttan Somuta)
Özlem, bu haberi duyunca
çok sevindi. (Soyuttan Somuta)
TERİM ANLAM
Bilim,
sanat, spor veya herhangi meslek alanında kullanılan özel anlamlı kelimelere
denir.
Edebiyat: ölçü, tema, uyak, özne, yüklem…
Müzik: solfej, nota, es,
sol anahtarı…
Tiyatro: sahne, perde, suflör, aktör,
Matematik: çarpma, rasyonel
sayı, denklem…
Not: Bir terim birden çok alanla ilgili olabilir.
Kök halindeki bir kelime yapım eki alırsa türemiş olur.
(Türkçe terimi)
Verilen denklemin kökleri 3 ve 4’tür.(matematik terimi)
Ay Dünya’nın
uydusudur. (Coğrafi terim)
Bu
tiyatro beş perdeden oluşuyor. (Tiyatro terimi)
Not 2: Kelimelerin çok
anlamlı olmasından dolayı kelime bazen terim anlamlı bazen gerçek anlamlı olur.
Fizik
dersinde makaraları işledik. (Terim)
Beyaz
makarayla gömleğin düğmesini dikti.
(Gerçek Anlam)
DOLAYLAMA
Bir
varlığın kendisi söylenmeden onu çağrıştıracak bir biçimde başka kelimelerle
ifade etmeye denir. (Herkesçe bilinen takma ad diyebiliriz.)
Örnek:
Ulu
Önder = Atatürk File bekçisi = kaleci Yavru
kurt = İzci
Meşin
yuvarlak = top Ormanlar kralı = aslan Minik Serçe = Sezen Aksu
Yavru
Vatan = Kıbrıs Bacasız sanayi = Turizm Boyun
bağı = Kravat
Beyaz
perde = Sinema Derya kuzusu = Balık On bir ayın sultanı = Ramazan
Kara
elmas = Kömür Beyaz cam= televizyon İnce
Hastalık = Verem
B- KELİMELERDE ANLAM
İLİŞKİSİ
EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER
Yazılışları
ve okunuşları farklı, anlamları aynı olan kelimelere denir.
sözcük
- kelime, doğa - tabiat, rüzgar – yel mazi - geçmiş
konuk
- misafir, asır - yüzyıl, üzüntü – keder fakir - yoksul
cevap
- yanıt, hediye-armağan,
neşe – sevinç deprem -zelzele
fayda
- yarar, beyaz - ak, baş – kafa eleştiri - tenkit
anlam
- mana, anı – hatıra, olanak- imkan yollamak –göndermek…
Eş
anlamlı kelimelerden biri yabancı bir dilden alınmıştır.
ZIT (KARŞIT) ANLAMLI
SÖZCÜKLER
Anlamca
birbirinin karşıtı olan kelimelerdir.
Örnek:
Pahalı
- ucuz, siyah - beyaz, batmak – çıkmak eksik - tam
güzel-
çirkin, akıllı - deli, dar – geniş karamsar - iyimser
tatlı
- acı, dost - düşman, iniş – yokuş küsmek - barışmak
gülmek
- ağlamak, gelmek -gitmek, birinci – sonuncu nadide - alelade
ilk
- son, sert-yumuşak, cömert – cimri inatçı - uysal
Not: Bir kelimenin olumsuzu o kelimenin zıttı değildir.
Olumsuz
|
Zıt
|
|
Akıllı
|
akılsız
|
deli
|
Sulu
|
susuz
|
kuru
|
Gelmek
|
gelmemek
|
gitmek
|
İlerlemek
|
ilerlememek
|
gerilemek
|
Gitti
|
gitmedi
|
geldi
|
EŞ SESLİ (SESTEŞ)
KELİMELER
Yazılışları
ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan kelimelerdir.
Kaz: bir hayvan Kaz-: kazmak eylemi
Sağ: yaşayan Sağ: bir yön
Gül: çiçek gül-: gülmek eylemi
Yüz: surat Yüz: sayı Yüz-: yüzmek eylemi
Benden
sana bir öğüt
Kendi
ununu kendin öğüt
Sahicimi
elinde tuttuğun o kartal kanadı
Sen
tuttun acıdan benim ellerim kanadı
Kır saçlı biriyle kıra çıktık.
Benim kolumda da ben var.
Not: İnceltme işareti (^) ile birbirinden ayrılan kelimeler
sesteş değildir.
kar --
kâr yar --
yâr
hala --
hâlâ adet --
âdet
adem – âdem alem – âlem
YAKIN ANLAMLI KELİMELER
Eş
anlamlı olmamalarına rağmen genellikle birbiri yerine kullanılabilen, anlamları
çok yakın olan kelimelerdir.
Eş-dost Güç-kuvvet,
Doğru-dürüst Yalan-yanlış
Darılmak-kırılmak Küsmek-gücenmek
GENEL VE ÖZEL
ANLAMLI KELİMELER
Varlılarının
bütününü kapsayan kelimelere genel
anlamlı kelimeler, daha dar ve özel olanları içine alan kelimelere özel anlamlı kelimeler denir.
Genel
ve özel anlamlı kelimelerin bir sınır
yoktur. Varlıkların sıralanışı sırasında ortaya çıkar.
Örnek:
Varlık
– canlı – insan – öğretmen – Esra hoca (genelden
özele sıralanmıştır)
Yazı
türleri – roman – Sinekli Bakkal ( Roman, yazı türüne göre özel anlamlı, Sinekli
Bakkal’a göre genel anlamlıdır.)
Alfabenin son harfi Z’dir.
(Alfabe=Genel, Z=Özel)
Çocukluk, ömrümüzün en güzel dönemidir.
( Çocukluk=Özel, Ömür =Genel)
Petrol ürünlerinden benzine zam geldi. (Petrol Ürünü =
Genel, Benzin = Özel)
NİCELİK VE NİTELİK
BİLDİREN KELİMELER
Sayılabilen,
ölçülebilen, azalıp, çoğalabilen, sözcüklere nicelik (nicel) anlamlı kelime denir.
Örnek: Küçük, büyük, az,
çok, ağır, hafif…
Sayılamayan,
ölçülemeyen, sadece nesnelerin özelliklerini bildiren kelimelere nitelik (nitel) anlamlık kelime denir.
Örnek: güzel, çirkin, iyi,
kötü, fayda zarar…
SÖZ ÖBEKLERİNDE
ANLAM
Birden
fazla kelimenin bir araya gelerek farklı bir kavramı karşılayan dil
birliklerine söz öbeği denir.
İkilemeler, İsim ve sıfat tamlamalarından oluşur.
İKİLEMELER
Anlatımı
güzelleştirmek, güçlendirmek, çekici kılmak amacıyla, kelimelerin çeşitli şekillerde
yan yana getirilmesiyle oluşturulan söz öbeğine, ikileme denir.
İkilemeler Değişik
Şekillerde Oluşturulur:
1-
Yanı sözcüğün tekrarıyla oluşan ikilemeler:
Örnek: ağır ağır, deste
deste, açık açık, yavaş yavaş…
2- Eş anlamlı ya da yakın anlamlı kelimelerle
oluşan ikilemeler:
Örnek: Eş dost, doğru
dürüst, kılık kıyafet, yalan yanlış, ses seda, ağrı sızı…
3-
Karşıt (zıt) anlamlı kelimelerden oluşan ikilemeler:
Örnek: er geç, bata çıka,
düşe kalka, aşağı yukarı, iyi kötü, gide gele…
4-
Biri anlamlı diğeri anlamsız kelimelerden oluşan ikilemeler:
Örnek: boy pos, yırtık pırtık,
eski püskü, eğri büğrü, ufak tefek, az buz…
5-
İkisi de anlamsız kelimelerden oluşan ikilemeler:
Örnek: abur cubur, abuk
sabuk, ıvır zıvır, eften püften, kem küm, eciş bücüş, mırın kırın…
6-
Yansıma kelimelerden oluşan ikilemeler:
Örnek: mışıl mışıl, horul
horul, çıtır çıtır, şıngır mıngır, şakır şakır, katır kutur…
7-
Bir eylemin olumlu ve olumsuzunun birlikte kullanılmasıyla oluşan
ikilemeler:
Örnek: gider gitmez, döner
dönmez, bakar bakmaz….
8-
İsmin hal ekini almış ilgili kelimelerin yan yana gelmesiyle oluşan ikilemeler:
Örnek: yan yana, omuz
omuza, el ele, baş başa…
Not : İkilemelerin
arasına herhangi bir noktalama işareti konulmaz.
YANSIMA SÖZCÜKLER
Doğadaki
canlı ve cansız varlıkların çıkardıkları seslerin taklidi olarak ortaya çıkan
kelimelere yansıma denir.
Örnek: Çat, pat, güm, me,
hav, mö, miyav, cik, hırıltı, şangırtı, şırıltı…
Not: Kulağa hitap
etmeyen kelimeler yansıma değildir.
Işıltı, parıltı, ötme…
AD AKTARMASI (MÜRSEL
MECAZ)
Bir
sözcüğün benzetme amacı olmadan başka bir sözcüğün yerine kullanılmasına ad aktarması denir.
Örnek:
Yelkenli denizin ortasında
kalmıştı (Tekne yerine parçası yelken söylenmiş)
Tren,
İstanbul’a girdi. ( Tren İstanbul’daki gara girmiştir)
Bu
yıl hep Ömer Seyfettin
okudum. (Ömer Seyfettin değil, kitapları kastediliyor)
Akşam
teyzemlerde üç tabak yedim. (Tabağın
yenmesi değil, içindeki yemeklerin yenmesidir)
Eve haber vermeden gitme. Gazeteden içeri girince onu
gördüm.
Sahneye
çıkınca salon ayağa kalktı. Ünlü raketler turnuvada buluştu.
Ocakta
çaydanlık kayıyordu. Türkiye’nin bu maçı kazanması lazım.
DEYİM:
Bir
durumu, bir olayı, bir kavramı, davranışı veya duyguyu etkili biçimde anlatan;
en az iki kelimeden oluşan, sözcüklerin genellikle gerçek anlamlarını
kaybederek yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan kalıplaşmış söz öbekleridir.
Deyimler kalıplaşmış
sözlerdir.
Sözcüklerin
yeri değiştirilemez. Kelimelerin yerine eş anlamlısı ya da zıt anlamlısı
kullanılmaz.
Örnek:
Karnı
zil çalmak. (midesi zil çalmak =
olmaz)
Başı
darda kalmak (kafası darda kalmak = olmaz)
Yerinde
yeller esmek (yerinde rüzgar esmek=
olmaz)
Kulak
misafiri olmak (kulak konuğu olmak= olmaz)
“Akla
karayı seçmek” yerine “karayı akı
seçmek” denilmez.
“Geçti
Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye” yerine “Sür eşeği Niğde’ye, Geçti Bor’un
pazarı” diyemeyiz.
Deyimler genellikle
mecaz anlamlıdır.
Başına
çorap örmek: (birinin başına bela olacak şekilde tuzak hazırlamak.)
El
etek çekmek : ( o şeyle artık uğraşmaz olmak)
İçi
kararmak Kol kanat
germek
Posta
koymak Boyun
eğmek
Gözünden
düşmek Yoldan sapmak
Defteri
dürülmek (ölmek) Gözü kara (korkusuz)
Devede
kulak (çok küçük) Çantada keklik
(garanti)
Çenesi
düşük (geveze) Gün görmüş
(deneyimli)
Bazı deyimler gerçek
anlamlıdır.
Hem
suçlu hem güçlü Yükte hafif pahada ağır Çoğu gitti azı kaldı
Öğüt
vermek Perişan olmak İsmi var, cismi yok
Kendini
beğenmek Kimi kimsesi olmamak Özrü kabahatinden büyük
Bazı deyimler cümle
niteliği taşır:
Çoğu
gitti azı kaldı.
İsmi
var cismi yok.
ATASÖZÜ
Atasözleri
atalarımızın uzun tecrübelerine dayanan, genel kural niteliği taşıyan
kalıplaşmış, özlü, ders verici nitelikte olan, herkesçe benimsenmiş sözlerdir.
Atasözleri
ait olduğu milletin kültürünü yaşayışını, dünyaya bakışını yansıtır.
Atasözlerinin
Özellikleri
1- Atasözleri de deyimler kalıplaşmış
sözlerdir. Sözcüklerin yeri
değiştirilemez. Kelimelerin yerine eş anlamlısı ya da zıt anlamlısı
kullanılmaz.
Keskin
sirke küpüne zarardır. ( sivri sirke küpüne zarardır olmaz.)
Yanlış
hesap Bağdat’tan döner. (hatalı hesap Bağdat’tan döner, olmaz. )
Kaz
gelen yerden tavuk esirgenmez. ( kuzu gelen yerden keçi esirgenmez, olmaz)
Dikensiz
gül olmaz. (kokusuz gül olmaz,
olmaz)
2 - Atasözleri
genellikle mecaz anlamlıdır.
Kaz
gelen yerden tavuk esirgenmez. Her
taş baş yarmaz.
Gül
dikensiz olmaz. Lafla
peynir gemisi yürümez.
Paça
ıslanmadan balık tutulmaz. Atılan
ok geri dönmez.
Her
koyun kendi bacağından asılır. Körle
yatan şaşı kalkar
3- Bazı atasözleri
gerçek anlamlıdır.
Adamın
iyisi iş başında belli olur. Akıllı
düşman, akılsız dosttan hayırlıdır.
Dost
ile ye iç alışveriş etme. Huylu
huyundan vazgeçmez.
Bugünün
işini yarına bırakma. Son
pişmanlık fayda etmez.
Her
şeyin yokluğu yokluktur. İnsan
beşer, kuldur şaşar.
4- Atasözlerinin
bazıları, geleneklerden, bazıları toplumsal olayların nasıl meydana
geldiğinden, bazısı öğütlerden, doğa olaylarından, ahlaki derslerden ve
gerçeklerden bahseder.
Kız
beşikte çeyiz sandıkta. (gelenek) Bir
fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. (gelenek)
Aman
dileyene kılıç kalmaz. (gelenek) Bana
dokunmayan yılan bin yıl yaşasın (toplumsal olay)
Ayağını
yorgana göre uzat (öğüt) Araba
devrilince yol gösteren çok olur. (toplumsal olay)
Sakla
samanı gelir zamanı (öğüt) Komşunun
tavuğu komşuya kaz görünür. (toplumsal olay)
Gülme
komşuna gelir başına. (öğüt) Mart
kapıdan baktırır; kazma kürek yaktırır. (doğa olayları)
Ağustosun
yarısı yaz, yarısı kıştır. (doğa olayları) Göğe
direk, denize kapak olmaz. (doğa olayları)
Not: Atasözü ile deyim
arasındaki en önemli fark, atasözlerinin öğüt verir nitelikte oldukları için
herkese söylenebilmeleridir. Buna rağmen deyimler sadece belli durumlarda,
belli duygulardaki insanlara söylenir. Her deyim her durumda kullanılmaz.
VECİZE (ÖZDEYİŞ)
Genellikle
bilge kişilerin, bilim adamlarının, kültürlü kişilerin, sanatçıların söylediği;
kısa, özlü bir şekilde ifade edilen, kim tarafından söylendiği bilinen sözlere
özdeyiş denir.
Kitapsız
yaşamak kör, sağır, dilsiz yaşamaktır. (Seneca)
Kargalar
ötmeye başlayınca bülbüller susar.(Mevlana)
Sevgi
çiçek açmayan yere uğramaz. (Platon)
Hayatta
en hakiki mürşit ilimdir. (Atatürk)
Bütün
mutluluklar çalışma ve cesarete bağlıdır. (Balzac)
En
tesirli konuşma en kısa olanıdır. (dale carneige)
İyiliğe
gücün yetmezse bari kötülük yapma. (sadî)
Üç
şey var ki insanın gönlünü öldürür: çok yemek, çok konuşmak, çok uyumak. (malik
b.dinar)
Not: Özdeyişleri atasözlerinden ayıran en önemli fark
özdeyişlerin söyleyeninin bilinmesidir.
Ellerine sağlık :)
YanıtlaSilteşekkürler
YanıtlaSilteşekkürler
YanıtlaSilteşekkürler çok güzel olmuş :)
YanıtlaSiloldukça başarıılı ;D
YanıtlaSilEline saglik
YanıtlaSilörnekler basit ama konu güzel anlatılmış teşekürler...
YanıtlaSilörnekler basit olmuş ama konu iyi anlatılmiş teşekkürler....
YanıtlaSilİdare eder iste.
YanıtlaSilsüperrrr
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim
YanıtlaSilsaolun
YanıtlaSilAllah razı olsun :)
YanıtlaSilbencede cok güzel olmuss
YanıtlaSilelllerine saglık :)
YanıtlaSilÇok güzel de keşke özeti olsa
YanıtlaSilÇok iyi bir çalışma emeğinize sağlık baya yardımcı oldunuz.
YanıtlaSilHarika olmuş ! Emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilAdamsın
YanıtlaSilÇok hoş olmuş elinize sağlık...
YanıtlaSilteşekkürler yazılıya çalışmama yardımcı oldu
YanıtlaSilteşekkürler yazılıya çalışmama yardımcı oldu
YanıtlaSilHepsi tam olarak 27 sayfa surdu
YanıtlaSilELİNE SAĞLIK KARDEŞİM.
YanıtlaSilsağolun
YanıtlaSilsağolun güzeldi
YanıtlaSilteşekkürlee
YanıtlaSilEYVALLLLLAAHHH
YanıtlaSilÇok sağolun.Hepsi bir arada...
YanıtlaSilthanks
YanıtlaSilGüzel olmuş
YanıtlaSilçok guzel olmuşşş
YanıtlaSilharika
YanıtlaSilharika
YanıtlaSilÇok faydalı oldu, teşekkür ederim.
YanıtlaSil